Screenshot from a DHA video

Deprem enkazına gizlenmiş tehlike, Asbest!

TEHLİKE! ASBEST VAR. SOLUNDUĞUNDA ZARAR VERİR. KANSERE NEDEN OLABİLİR. MÜHÜRLÜ TUTUN. TOZDAN KAÇININ.

6 Şubat’taki depremle, Türkiye, 50.399 cesedi, resmi olarak, toprağa verdi, İsimsizler Mezarlıklarında gömülenler hariç. Doğal afet biledi bıçağını yanlış yapılanmayla, kesti ülkeyi. Enkaz temizleme çalışmaları, yeni bir tehlikeyi yansıttı bu sefer bıçakta: Asbest. Daha fazla ölüme izin verecek miyiz? 

Bir zamanlar asbest, inşaatta yaygın olarak kullanılıyordu, ta ki ciddi bir sağlık tehlikesi oluşturduğu, kabul edilene kadar. Lifleri solunduğunda kansere ve diğer ölümcül hastalıklara neden olabilir. Dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi, Türkiye’de, 2010 yılında kısmen ve 2013’te tamamen kullanımı yasaklandı.

Yönetmelik, her türlü asbest ve asbest içeren ürünlerin kullanımını, üretimini, ithalatını, ihracatını ve satışını yasaklamakta ve asbest içeren malzemelerin güvenli bir şekilde sökülmesine ve ortadan kaldırılmasına yönelik hükümler içermektedir. Her ne kadar yeni binalarda asbest içeren maddeler kullanılmasa da, 2013’ten önce inşa edilen binalar asbest içermekte.

Depremde 118.000’den fazla binanın yıkılması veya ciddi şekilde hasar görmesi asbest liflerinin enkazda açığa çıkmasına sebep oldu. 6 Şubat depremi, Washington Post‘a göre, Haiti’deki yıkıcı 2010 kasırgasından 10 kat daha fazla moloz üretti.

Enkazın kaldırılma süreci, insanların asbeste maruz kalma konusundaki endişelerini artırdı. Asbest lifinin solunması bir kanser türü olan mezotelyomaya ve akciğer hastalığına sebep olabilir. Doğal bir felaket gibi hemen öldürmez, yıllar sürer ama öldürür.

Asbest içeren en yaygın ev malzemeleri çatı, blok yalıtımı, yapıştırıcılar, cihaz bileşenleri, çimento levhası, tavan ve döşeme ürünleri, boyalar, duvar levhası, bantlama bileşikleri, sıvalar, elektrik yalıtımları ve panoları ile ısıtma ve soğutma sistemleridir.

Biz bu parçaları yıkılmış binaların arasında hayalet kasabalarına dönmüş deprem bölgelerinde, çekilmiş fotograflarda, videolarda ve haberlerde gördük, kanıksadık. Ayrıca, uygun maskeleri ve koruyucu ekipmanı olmayan kurtarıcıların, etraflarında oluşan toz bulutlarıyla enkaz kazdıklarını gördük. Aynı bulutları, çadır kentlerinin ve çocukların oynadığı alanların yakınlarında gördük.

O kadar benimsedik ki enkaz ile yaşamayı, Milleyha Kuş Cenneti’ni  enkazı boşaltmat için kullandık. Neyse ki, Twitter‘daki protestodan sonra, enkazın yeri değiştirildi. Daha çok alan var molozla örtülmüş kuş cenneti gibi. Hatay’daki Samandağ ve Uzunbağ çadır kentlerininin yanı ve Kahramanmaraş’taki Aksu Havzası ve Sır Barajı, sadece bir iki örnek.

Molozların temizlenmesi dikkatli planlama, hazırlık ve uygulama gerektiren bir konu. Mühendislerin (jeoloji, sivil, çevre ve sistem mühendisleri), şehir planlamacılarının ve halk sağlığı yetkililerinin dahil edilmesi gereken bir süreç. Öyle planlanmalı ki, toksik maddeler ne toprağa ne de suya karışmalı, canlılara yakın olmamalı.

Depremle yerle bir olmuş şehirler yeniden kurulacak, ekonomi yeniden canlanacak. Depremden etkilenen bölgenin Türkiye’nin tarımsal gelirinin yüzde 15’ini sağladığını, Sparks in Shadows’da daha önce yazdım. Tarım-gıda ihracatının yaklaşık yüzde 20’si bu bölgeden geliyordu. Enkaz doğru şekilde kaldırılmazsa gerek deprem bölgesini, gerekse bölgeden gelen ürünleri tüketen herkesi asbest etkileyecektir.

Asbestin yaratabileceği tehlikeyi biliyorsak, neden São Paulo gemisini, Türk limanına yaklaşmadan önce geri çevirdiğimiz gibi, depremden dört gün önceki duyarlılıkla, hareket etmiyoruz? Geri dönüşüm için limana yaklaşan gemide iddia edilenden çok daha fazla asbest olduğu öğrenilince yapılan protestolar gemiyi durdurmuştu. New York Times‘a göre, gemi Brezilya açıklarında kaderini bekledikten sonra, okyanusun derinliklerinde batırıldı.

Asbestin sebep olduğu kanseri çok yakından biliyorsak, neden Karain’in yaşadıklarını tekrar ettirelim başka kasabalara? Kasabanın adı bile hastalığı, kasabanın kabusunu hatırlatıyor, kasaba sakinlerinin gittikleri her yere taşıdıkları kabus gibi. Nevşehir Ürgüp’te bir zamanlar, şirin mi şirin bir kasaba vardı: Karain, Peri Bacaları ile süslenmiş. 1970’li yıllarda ölüm oranının hızla artmasıyla Dr. Barış dört yılını kasabada hastaları inceleyerek geçirdi. Kasabanın jeolojik yapısında bulunan asbest insanları öldürüyordu. Dr. Barış, New York Times‘a verdiği demeçte, Karain’de muayene edilen 300 kişiden 150’sinin kanser olduğunu söyledi.

Neden insanları asbestten korumak için bildiklerimizi uygulamıyoruz? 2018 Çin depremi, “fibro” veya “fibro çimento” olarak bilinen çimento tabakalarından yayılan asbestin açığa çıkmasına sebep oldu. Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı, beraber çalıştı ve bir klavuz çıkardı, asbestin yarattığı tehlikeyi ve nasıl kontrol edilebileceğini anlatan : asbestos-after-earthquake.pdf (who.int).

1995 Kobe depremi sonrası Japonya’nın yeniden ayağa kalkma yolculuğu referans alabileceğimiz başka bir deprem: Factbox: Japan’s recovery from the 1995 Kobe earthquake | Reuters 7.3 büyüklüğündeki depremde 6.400’den fazla kişi öldü ve hasar 100 milyar dollardı. Enkazın kaldırılması, Bülent Şık‘ın tweet ettiği gibi üç yıl iki ay sürdü.

Asbest içeren malzemeler, bu konuda eğitim görmüş, bigilendirilmiş insanlar tarafından atılmalı. Asla diğer atıklarla karıştırılmamalı. Asbest, yalıtılmış çöp sahalarına taşınmalıdır. Minimum önlem olarak, enkazla çalışan kişiler gözlük, eldiven, tek kullanımlık veya yedek giysilerle, tek kullanımlık toz maskeleri takmalıdır.

Sadece 100 dereceli filtreler, havadaki mikroskobik asbest liflerine karşı koruyucu. N-100 ve P-100 solunum maskeleri, Asbest Organizasyonu’na göre havadaki partiküllerin yaklaşık % 99.97’sini filtreliyor. “P” işaretli filtreler de yağlı parçacıklara karşı güçlü bir direnç gösteriyor. Asbest ile mücadele kılavuzları ayrıca, asbest bulunan malzemelerin çok dikkatli taşınması ve parçalanması, ve havadaki lif ve toz miktarını azaltmak için parçaların iyice ıslatılması gerektiğini belirtiyor.

Asbest içeren malzeme yığınları, güvenli bir şekilde saklanana veya atılana kadar örtülmeli, kapatılmalı ve etiketlenmelidir.

“TEHLİKE! ASBEST LIFLERI IÇERIR. SOLUNDUĞUNDA ZARARLIDIR. KANSERE NEDEN OLABILIR. MÜHÜRLÜ TUTUN. TOZ OLUŞTURMAKTAN KAÇININ”

Ve biz bunun tam tersine şahit oluyoruz! Sesimizi çıkarmanın zamanı gelmedi mi?