Milli sporcu Enes Yılmaz

Milli sporcu ve antrenör Enes Yılmaz ile söyleşi – Kick Boks ile içinizdeki canavarı çıkarın

Üniversiteler arası yarışmada Türkiye şampiyonu olduktan bir gün sonra Enes Yılmaz kick boks salonuna her zamanki gibi eşofmanı, beyzbol şapkası ve kot ceketiyle çocuklara ders vermeye geldi. Hiç dinmeyen enerjisini, dinginliğiyle dengeleyen çok nadir insanlardan biri Enes. Öyle ki rahatlığı etrafına da yansıyor. Yeni kazandığı altın madalyasını diğer madalyalarının yanına astı. “Dün Türkiye Şampiyonu oldum; bugün de salonun duvarlarını boyadım. Elimde boya izi var” diyerek elini gösterdi ben fotoğraf çekmek isteyince, diğer elini yumruk yaparak poz verdi.

Enes Yılmaz beş kez Türkiye Şampiyonu olmuş bir milli sporcumuz. Avrupa şampiyonasında üçüncülük kazanmış. Uluslararası Open Cup şampiyonu.  Eylül ayında Hırvatistan’da Avrupa şampiyonasına katılacak. Lisans eğitimini Beykoz Üniversitesi Lojistik Bölümünde tamamlamış ve eğitimine aynı üniversitede devam etmekte. On iki yaşından beri resmi dövüşçü. On dört yaşında ilk şampiyonluk madalyasını kazanmış. Babası ve antrenörü Oktay Yılmaz, Enes’in kick boksa olan ilgisinin iki buçuk yaşında başladığını söyledi. Babasının derslerine elinde biberon ile katılmak isteği, 6 yaşında eğitime kabul edilmesiyle sonuçlanmış. Enes, “Sporcu olacağımı hep biliyordum” diyor.

Enes aynı zamanda Oktay Yılmaz Dövüş Kulübünde antrenörlük yapmakta ve kendisi gibi sporculara veya kick boks ile ilgilenen çocuk ve yetişkinlere özel ve grup dersleri vermekte. Oktay Yilmaz salonunu tesadüfen kızıma dövüş sanatları okulu ararken buldum.

Salonunun adresi telefonumda, karşımıza çıkan tek işaret KICK BOX, MMA … yazılı siyah bir bidondu. Bana ABD’de alkol tüketiminin yasal olmadığı dönemden kalma, Manhattan’daki yerin altında veya demir parmaklıkların arkasındaki, gizli barları hatırlattı girişi. Siyah demir kapı bizi dövüş ringine ve eğitim alanına ışınladı adeta. Duvarlar posterler, kemerler ve şampiyonalardan ve profesyonel dövüşlerden madalyalarla süslenmişti. Enes bize sıcacık gülümsemesi ile eğitim programını ve seçeneklerini açıkladı.

Kızımın nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyorum ama onu o kadar neşeli ve doğal akışkanlıkta ringde boks eldivenleri ile eğlenirken göreceğimi hiç tahmin etmiyordum. O zamandan beri, kızım düzenli bir öğrenci, ben de düzenli izleyiciyim. Arka planda boks eldivenlerinin her vuruşta çıkardığı sesi duyarken kick boks derslerini izlemek pek keyifli.

Sadece Enes ve Oktay Yılmaz değil, stüdyodaki diğer öğretmenler de her sporda olduğu gibi kick boksta, disiplininin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor, çocuklar için disiplini, oyunlu disiplin haline getirerek. Çok fazla yormadan, bıktırmadan çocuklara öğretmek ayrı bir sanat.

Şampiyonadan bir hafta sonra röportaj için Enes ile salonda buluştuk, ringe oturduk. Bana turnavalardan bahsetti. Her turnuvanın ocak, mayıs ve temmuz aylarında üç turdan oluştuğunu, en dirençli sporcuların seçildiğini anlattı. Turnuvanın amacı şanslının değil en dayanıklının şampiyon seçilmesi. Yedi yıldır 67 kg grubunda dövüştüğünü ve yemek yemeyi çok sevmesine rağmen, yarışmalar için 67 kg da kalması gerektiğini paylaştı Enes.

Kaybettiği maçlardan, rakibinden çok daha fazla şey öğrendiğini söyledi ve ringte ayağa kalkıp, kaybettiği 2016 yılındaki yarışmada öğrendiklerini gösterdi. Yenilgiyi nasıl hayatına entegre ettiğini sordum. “Soyunma odasına gidene kadar iyiyim. Soyunma odasında yalnız kalınca yenilgiyi ve ağırlığını anlıyorum. Üzerimde ekstra baskı var. Babam benim antrenörüm ve ben de sadece bir dövüşçü değil, aynı zamanda antrenörüm. Öğrencilerim var.” Üzüntüsünü ve hayal kırıklığını tek başınayken yaşadıktan, ağladıktan sonra, Enes hayatına kaldığı yerden devam ettiğini söyledi.

“Salonda başkalarına koçluk yaptığımda veya eğitimindeyken mutluyum. Günde 7-8 ders veriyorum, günlük antrenman dışında. Bu benim için iş gibi değil. Sanki o günkü borcumu ödemiş gibi hissediyorum ve rahatlıyorum” dedi ve gülümsedi Enes. Yarışmalardan önce antrenman sayısı haftada 12’ye çıktığını ve farklı kişilerle ve formda antrenmanların çok önemli olduğunu ilave etti. Maçta zihni kullanmaya vakit olmadığını, pandemi ile duraksayan yarışların bu sene yeniden canlandığını ve, son yarışmaya hazırlanırken 10 günde beş kilo verdiğini anlattı.

Tayland’daki eğitiminden bahsettik. Gitmeden, Tayland’a daha önce gitmiş arkadaşları, 11 kg peynir isteyince pek anlam verememiş bu isteğe Enes. Ta ki, Tayland’daki 20. gününe kadar. Bildik, tanıdık peynirin tadını özleyince arkadaşlarına peynirin kalıp kalmadığını sormuş. Yemeğin yanı sıra kıyıda yürümeyi ve RAP dinlemeyi seviyor. RAP sevdiğini, salon için hazırlanmış videolardan tahmin etmiştim Instagramdaki. Salonda erkekler, bayanlar, çocuklar, yetişkinler, sporcular veya sadece bu sporla ilgilenenler, içinde gizlenmiş canavarlarını kick boks ile ortaya çıkarıyor videolarda RAP müziği eşliğinde.

Kick boks, kendine güven kazandıran bir spor. “Utangaç ve stresli, göz temasından kaçınan insanların kick boks ile kendine güven geldiğini gözlemledim” diyor Enes. Ben de başımı sallayarak “Kesinlikle” diyorum. Benim hissettiğim enerji de bu olsa gerek salonda.

 

Eda Uzuncakara

IG: eda.u.kara

sparksinshadows@gmail.com

Comments (2)

  • Muharrem Yanar

    Beraber çekilmiş bir fotoğraf çok güzel olurdu 👏👏👏

    • eda.uzuncakara

      Haklısın Muharrem. İlerideki röportajlara ekleyebilirsem ekleyeyim. Teşekkür ederim.

Comments are closed.