Şeytanlarınla yüzleşmeye hazır mısın?

Paola beyazlar içinde, stüdyoda sanki önceden çizilmis daireleri takip ediyordu gözleri kapalı huzur içinde dönerken, uzun siyah saçları her dönüşünde savruluyordu.

Parlak Kasım güneşi, dizi dizi binalarla koridora dönmüş Manhattan sokaklarını ısıtacak kadar etkili değildi. Kızımla 15. Cadde’de aradığımız Anahid Sofian Studio’sunu bulduk. 10 katlı bir binanın altıncı katıydı. Kapıyı, sıcacık gülümsemesiyle bir bayan açtı, bize etrafı gösterdi ve koridorun sonunda bir gölge gibi kayboldu. “Ofisi olmalı” diye düşündüm. Dans odası, dikdörtgen şeklinde yanyana ve üstüste sıralanmış cam pencerelerden gelen güneş ile sıcacıktı. Sanki dışarıdaki Kasım güneşi değildi. Yerler tahta parke, bir duvar boydan boya aynaydı. Camın önü, saksıda çiçeklerle donanmıştı. Öyle ki stüdyonun devamını görmesem sera zannederdim.

Giyinme odasındaki posterler ve gazete küpürlerinden kapıyı açan bayanın Anahid Sofian olduğunu öğrendim. 60’lardan beri New York’ta Orta Doğu dans gösterileri yapan, yaşayan bir efsaneydi. Dans okulu da 50 yaşında, buram buram yaşanmışlık kokuyordu.

Ayakkabılarımızı çıkardık ve aynanın karşısında 12-15 bayan ile daire oluşturup ögretmenlerimiz, Lale Sayoko ve Paola Garcia’yayı, beklemeye başladık. Kızım, henüz 12 yaşına girmemişti o zaman, en gencimizdi – büyük bir fark ile. Hem tanıdık hem de yabancı duygularla çevriliydim tıpkı aynada gördüğüm yansımam gibi. Hepimiz hazırdık semayı deneyimlemeye.

Seminerde, upuzun, ucundaki ağırlıklarla dalga gibi kabaran eteklerimiz içinde, derviş gibi dönmeyi öğrendik. Semayı, doğduğu topraklarda, Konya’da değil de, Manhattan’da ilk kez deneyimlemem ilginçti. Gözlerimiz açık ve kapalı odada bazen birbirimize çarparak bazen es geçerek döndük de döndük. Kızımın bu deneyime nasıl tepki vereceğini kestiremiyordum. Yere eğilip, zihnimde dönen zemini ellerimle ve alnımla durdurmaya calıştığımda, kızım gözleri kapalı hem dönüyor hem de daireler çiziyordu başı hafif eğik, yüzü birazcık sararmış ama sakin.

Paola beyazlar içinde, stüdyoda sanki önceden çizilmis daireleri takip ediyordu gözleri kapalı huzur içinde dönerken, uzun siyah saçları her dönüşünde savruluyordu.

Seminerden bir kaç ay sonra Paola bilgisayar ekranımda, İstanbul’da gün batımıyla kararan odama Meksika’nın sıcacık sabah güneşini getirdi. Annesini, doğduğu ve büyüdüğü şehirde ziyaret ediyordu. Ekranımda, siyah-beyaz yaz elbisesiyle, Manhattan’ın soğundan uzakta, gülümsüyordu. Elbisesinin renkleri ile uyumlu küpeleri her baş hareketinde sallanıyordu – uzun saçları bu sefer at kuyruğu ile sabitlenmişti.

Paola son yirmi yıldır New York’ta yaşıyor, yazıyor, dans ediyor ve tercüme yapıyordu. New York’a, Columbia Üniversitesi’nde avukat eğitimi için gelmişti, Texas`ta psikoloji okuduktan sonra. New York’un derin ve renkli kültürü bir anda etkilemişti Paola`yı. Mezun olduktan sonra Wall Street’te avukat olarak calıştı bir buçuk sene. Çok güzel para kazanıyordu ama iş, bencilce bütün hayatını istiyordu. Bunun çok ağır bir bedel olduğuna karar verdi ve işten ayrıldı.

Columbia Üniversitesi`ne geri döndü, bu sefer, İslam filozofisini okumak için. 2018 yılında yüksek öğrenimini tamamladı. Arap müziği, şiirleri, kültürü, insanları hep ilgisini çekmişti ki sonrasında Katolik doğan Paola’yı İslam dinine cağırdı.

Paola’nın tasavvufa olan ilgisi akademik çalışmalarının ötesine geçti. Müziğe olan tutkusu onu tasavvuf müziği ve dansına yöneltti. 2011’de Mısır’ın Kahire kentinde eski bir camide semazenleri seyrettiğinde büyülendi. “Hipnotize ediciydi” diyor Paola. Bu deneyimlerini Morocco World News’te yayınlanan bir makalede paylaştı. “Sanatlarını icra ederken büyülü bir dünyaya geçmiş gibi görünen müzisyenler ve dansçılar vardı. Derin bir transa girmişlerdi, daha önce tanık olmadığım kendinden geçmiş bir hal. Onları seyrettikçe zamanın doğası değişti; üç saat beş dakikaya dönüştü. Bu deneyimi sık sık düşündüm. Özellikle 50’li yaşlarının sonlarında, tamamen beyazlar giymiş, zil çalan ve yüzünde saf bir mutluluk ifade eden, kapalı gözleri ve kalkık dudaklarıyla, kır saçlı bir adamı hatırlıyorum gösterideki sanatçılar arasında. Çok etkileyiciydi.”

Sufi dansıyla tanıştıktan sonra Paola, Fransa’da ve yurtdışındaki elçisi, Rana Gorgani’nın liderliğinde New York’ta Sema atölyeyesine kaydoldu. “Tasavvuf dansının sıradan insanlar, özellikle kadınlar için erişilebilir olacağını hiç düşünmemiştim” diyor Paola. Birçok toplumda kadınların tasavvuf dansına izin verilmemiştir. Gözleri kapalı dönerken daha önce hiç yaşamadığı mistik bir bağ hissetti. “Rana’nın yaklaşımını seviyorum. Stilini geliştirmeden önce, deneyimlemeni istiyor. Rana’nın ‘Kendine güven’ sözleriyle kendime güvendim. Kafamdaki diğer sesler yok oldu” diyor Paola.

Paola’nın sema gösterileri doğal olarak hayatının bir parçası haline geldi. Sufi dansının etkisini dünyanın dört bir yanındaki insanlarla paylaşmak için UNESCO sertifikalı, Sufi dans öğretmeni oldu. Türkiye’ye Rana ile geldi, Yalova’da hem kadınlara hem de erkeklere dersler verdi, diğer ülkelerde olduğu gibi. New York, Paola’nin merkezi olmaya, dans da hayatını şekillendirmeye devam ediyor.

Paola, “Bazen solo çalışmalarımdan sonra kendi içimde bir netliğe ulaşıyorum, bazen ulaşamıyorum. Tasavvufta hiçbir şey kalıcı değildir. Performans esnasında transa geçmemem gerekiyor. Bir keresinde sahnede transa girdim. Gösteriyi bitirmek için notumu kaçırdım ve dönmeye devam ettim” diyor. Seyircinin bunu fark edip etmediğini sorduğumda, cevabı “Hayır” idi ve gülümsedi.

Paola, Sufizmi Inside Arabia için İslam’ın mistik dalı, ana amaçlarından birini de ilahi olanı içsel arayış ve manevi birlik deneyimiyle, kalbin arındırılması olarak tanımlıyor. Bir mutasavvıf için bu birlik, akıl yoluyla veya ortodoksiyi takip ederek gerçekleşmez. Beden ve ruhta hissedilir. Tasavvuf yolu genellikle arayanın aşık, Allah’ın ise sevgili olduğu bir aşk ilişkisine benzetilir.

Sema olarak bilinen tasavvuf dansı, Sufilerin içlerindeki aşkı bulmak için kullandıkları uygulamalardan biridir. Derviş – veya semazen- her zaman sola dönerek özgürlüğüne kavuşur ve şifa bulur. “… İnsanlar da dahil olmak üzere evrendeki her şey dönerek var olur: gezegenler, galaksiler ve bedenlerimiz, hepsi bir eksen etrafında dönen enerji spiralleridir . Bu nedenle sema bizi hizaya sokar ve bütün ile birleştirir.”

Paola, “Sema başlangıçta korkutucu olabilir” diyor. İçimizdeki korkuları ve şeytanlarımızı ortaya çıkarır ki bunları kabul edip yüzleşmek bize kalmış. Şeytanlarınla yüzleşmeye hazır mısın?